Nafaka Hukuku
Geçinmek anlamına gelen nafaka, boşanma davalarında ekonomik olarak güçsüz duruma düşme tehlikesi olan kişiye mahkeme tarafından verilen bir haktır. Nafaka avukatı, Türk Medeni kanunu ve Borçlar Kanununa göre müvekkillerinin nafaka almasını sağlar
Nafaka Avukatı Nedir ve Hangi Davalara Bakar?
En iyi nafaka avukatı, Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu ve diğer ilgili kanunlar konusunda uzman, boşanma ve nafaka davalarında deneyimli olan hukuk fakültesi mezunu kişidir.
Uzmanlığı ve deneyimi gereği, nafaka avukatı, aşağıdaki davalarla ve nafaka davalarına konu olan unsurlarla ilgilenir.
Tedbir Nafakası
Türk Medeni Kanunu 169 ve 197’de tedbir nafakası:
“Madde 169- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.”
Denilerek, tedbir nafakasının dava açıldıktan hemen sonra verilebileceği vurgulanmıştır.
Türk Medeni Kanunu 197’de:
“Madde 197 – Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.
Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.”
Olarak detaylandırılmıştır.
Türk Medeni Kanununa göre Tedbir nafakası iki türlü talep edilebilir.
Boşanma Davası Açılmadan Önce
Türk Medeni kanunu 197’ye göre eşlerin haklı nedenlere dayanarak, boşanma davası açmadan da nafaka talep edebileceklerini söyler.
Aldatma, eşe şiddet uygulanması, aile konutunun terk edilmesi, eşin uyuşturucu bağımlı olması, evin bir bölümünün eşten habersiz olarak kiraya verilmesi gibi nedenlerde dolayı eşler ayrı yaşamaya karar verebilir. Ayrı yaşamadan dolayı ekonomik olarak güçsüz duruma düşme tehlikesi geçirecek olan taraf, mahkemeye başvuruda bulunarak nafaka talebinde bulunabilir.
TMK madde 200’de:
“Koşullar değiştiğinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır.”
Denilerek, ayrı yaşamayı gerektirecek nedenler ortadan kalktıktan sonra tedbir nafakasının son bulacağı belirtilmiştir.
Boşanma Davasından Sonra
TMK madde 169’da boşanma kararı alan eşlerin nafaka talebinde bulunabilecekleri anlatılır. Boşanmadan sonra ekonomik olarak güçsüz duruma düşme tehlikesi olan taraf, boşanma davasından sonra ayrıca nafaka talebi davası açarak, talepte bulunabilir.
Boşanma davası sırasında nafaka verilmesi kararı, ilgili kanun maddesine göre hakime bırakılmıştır.
Dava boyunca şartların değişeceği göz önünde bulundurularak nafaka miktarı hakim tarafından artırılabilir.
Yasa gereği tedbir nafakası harca tabi değildir. Boşanma davası sonuçlanıncaya kadar devam eder. Dava tamamlandığında tamamen ortadan kaldırılır. Ya da yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devam eder.
Tedbir Nafakası Ne Kadar Süreyle Bağlanır?
İlgili kanunlara göre tedbir nafakası, boşanma davası tamamlanıncaya kadar devam eder. Ayrıca nafaka şartlarının ortadan kalkması ile birlikte ortadan kalkar.
Mesela nafaka alan eş dava sırasında işe girmişse, çocuk ergen yaşına ulaşmışsa tedbir nafakasının kaldırılmasına hükmedilebilir.
Uygulamada ise tarafların sosyal durumlarının araştırılması uzun sürdüğünden, tedbir nafakasının bağlanma süresi de uzayabilmektedir. Bazı durumlarda ekonomik ve sosyal durumun araştırılması, 5-6 ayı bulabilmektedir.
Tedbir Nafakası Nasıl Hesaplanır?
Boşanma ya da nafaka davalarında tedbir nafakası hesaplanırken, davanın hakimi; eşlerin geçinmesini, barınmasını, iş hayatını, eşlerin aldıkları ücretleri, sahip oldukları mal varlıklarını, çocukların yaşını, eğitim durumlarını, ortak konutun kira olup olmadığını, ortak konutu kimin kullanacağı, yem, giyinme, barınma, sağlık ve ulaşım gibi ihtiyaçlara esas alır.
Tedbir Nafakası Ödenmezse Ne Olur?
İcra ve İflas Kanunu madde 344’te tedbir ve diğer nafaka türlerinin ödenmemesi durumunda neler yapılacağı detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Nafakanın ödenmediği durumlarda, borçlu olan kişiye karşı icra takibi başlatılır.
Önceki dönemlerdeki kanun maddelerinde, nafaka borcunun ödenmemesi durumunda, borçlu olan kişiye 3 ay tazyik hapsi cezası veriliyordu. Son kanun değişikliklerinden sonra borçlu olan kişiye yalnızca icra ve haciz işlemleri uygulanıyor.
İştirak Nafakası
Çocuğun velayetini alan kişi, bakımı ve diğer ihtiyaçlarını gidermede sorumludur. Ancak çocuğun velayeti, ekonomik olarak güçsüz olan tarafa verilmişse, ekonomik durumu iyi olan taraf, çocuğun bakımı için katkıda bulunmak zorundadır.
İştirak nafakası da bu katkılardan bir tanesidir.
TMK madde 182/2’de iştirak nafakası:
“Madde 182 – Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
(Ek ikinci fıkra:24/11/2021-7343/37 md.) Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder.
Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
Olarak anlatılmıştır.
Boşanma davası sırasında hakim tarafından iştirak nafakasına hükmedilebilir. Ya da daha sonradan ayrı bir dava açılarak, nafaka talebinde bulunulabilir.
TMK madde 329’da iştirak nafakası çocuğun velayetini alan vasisi tarafından talep edilebilir. Eğer çocuğun ayırt etme gücü yoksa mahkeme bu yönde karar alabilir.
TMK madde 12’de çocuğun eğitimini tamamlaması, evlenmesi durumunda iştirak nafakası son bulur.
TMK madde 328/1’de çocuk reşit yaşına gelmiş ancak eğitim hayatı devam ediyorsa, iştirak nafakasının ödenmeye devam etmesi gerektiği belirtilir.
İştirak Nafakası Nasıl Hesaplanır?
TMK madde 330’da:
Madde 330- Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.
Nafaka her ay peşin olarak ödenir.
Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
Denilerek, iştirak nafakasının nasıl hesaplanması gerektiği anlatılmıştır. Nafaka hesabında çocuğun ihtiyaçları göz önünde bulundurulur.
Çocuğun ihtiyaçları büyüme aşamasında dönemsel olarak değişeceği için nafaka artırımına gidilebilir.
Nafaka artırımı bilirkişi raporları ile ortaya koyulur.
TMK madde 182/3’te artırım hesabı yapılmasında TEFE ve TÜFE oranları, enflasyon artışı gibi etkenler göz önünde bulundurulur.
Boşanma davası sırasında hakim iştirak nafakasını belirlememişse, ya da artış oranı ile ilgili hüküm kurmamışsa, daha sonradan dava açılarak artırım konusu çözülebilir.
İştirak Nafakası Ödenmezse Ne Olur?
Çocuklara yönelik olarak hakim tarafından verilen iştirak nafakası ödenmediğinde, aşağıdaki tedbirler alınır:
- İcra ve İflas Kanununda nafaka borcu ilk sırada yer alır. Eğer borçlu olan tarafın taşınır ya da taşınmaz malları varsa, nafaka borcunun ödenmesi adına bu varlıklara haciz işlemi uygulanır ve nafaka borcu tahsil edilir.
- İştirak nafakasının tahsili için borçlu olan kişinin maaşına haciz konulabilir. Yapılacak olan kesinti miktarı nafaka miktarının tamamıdır. Normal şartlarda emekli maaşlarına haciz konulamaz. Emekli maaşlarına haciz konulacak tek durum, nafaka borcunun ödenmesi durumudur.
Yoksulluk Nafakası
TMK madde 175/1 yoksulluk nafakası ile ilgili:
“Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
Boşanma davasında, ekonomik olarak güçsüz olan taraf haksız olsa bile yoksulluk nafakası bu kişiye bağlanacaktır.
Yargıtay içtihatlarına göre yoksulluk kavramı; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür ve eğitim gibi kişilerin maddi varlıklarını geliştirmek için zorunlu olan harcamalardır.
Yargıtay kurumuna göre yoksulluk nafakası alacak olan kişinin; asgari ücretle çalışması, dul ve yetim aylığı alması, yaşlılık maaşı alması gibi gelirinin olduğu durumlarda bile yoksulluk şartının ortadan kalkmayacağı kabul edilmiştir.
İlgili kanunlara ve Yargıtay kurumunun kararına göre yoksulluk nafakası almak için en önemli şart, yoksulluk kavramının gerçekleşip gerçekleşmediğidir.
TMK madde 176/2’ye göre taraflardan birisinin ölmesi, nafaka alan kişinin evlenmesi, ya da fiilen birisiyle evliymiş gibi hayat sürmesi gibi durumlarda yoksulluk nafakası şartları ortadan kalkmış demektir. Nafaka alan kişinin birisiyle evliymiş gibi yaşaması durumunun fiilen ispat edilmiş olması gerekir.
TMK madde 176/3’e göre yoksulluk nafakası miktarı; TEFE, TÜFE, döviz, altın fiyatları endekslerine göre hesaplanır ve artırımı yapılır.
Yardım Nafakası
TMK madde 364’de yardım nafakası; yoksulluğa düşme tehlikesi bulunan alt soy, üst soy ve kardeşlere talep halinde verilir. Eşe ise doğrudan bağlanır.
TMK madde 365/5’te:
“Madde 365- Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır.
Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.
Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hâkim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.
Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir.
Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.”
Denilerek hangi mahkeme tarafından verildiği ve her yıl düzenli olarak artırıldığından bahsedilmiştir.
Nafaka Alacaklarında Zamanaşımı
Mahkeme ilamından sonra 10 yıl sonrasında alacaklarda zamanaşımı söz konusudur. İİK madde 39/1 ve BK madde 146’da alacaklarda zamanaşımı durumu detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
Ancak nafaka alacaklarında durum farklıdır. Nafaka alacaklarında zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Ancak 10 yıl boyunca nafaka borcu tahsil edilmemişse, yeni bir nafaka talebinde önceki borçlar esas alınmaz. Yani önceki borçlar silinir.
Nafaka Davaları ile İlgili Örnek Yargıtay Kararları
İştirak nafakası ile ilgili aşağıda örnek Yargıtay kararı bulunmaktadır:
“KARAR: Davacılar, davalı babaları ile dava dışı annelerinin Aile Mahkemesi’nin 2006/49 E.-2006/543 K. Sayılı ilamı ile boşandıklarını ve bu karar gereğince davalı babanın 100’er TL iştirak nafakası ödemekte olduğunu, ancak kendilerinin 18 yaşının doldurmuş ve halen eğitimlerine devam ediyor olmaları sebebi ile bu nafakanın yetersiz kaldığını belirterek, 100’er TL iştirak nafakanın aylık 500’er TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile “dava tarihinden itibaren davacıların her birine 300,00 er TL nafaka bağlanmasına”, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği (TMK. Madde 328/2) kendiliğinden son bulur. Ergin olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/2 ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder.
Somut olayda da; davacılar, dava tarihi itibariyle ergin olup, eğitimlerinin devam ettiğini ileri sürerek 100’er TL nafakanın 500’er TL’ye çıkarılmasını istediğine göre davanın, iştirak nafakasının artırılması değil, yardım nafakası talebine dair olduğu açıktır.
Buna göre mahkemece, davaya konu talebin niteliğinin yardım nafakası olarak değerlendirilmesi ve işin esasının buna göre çözümlenmesi yerinde ise de, hüküm kısmında takdir edilen nafakanın yardım nafakası olduğunun belirtilmemiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükümde yer alan “300’er TL” ifadesinden sonra gelmek üzere “yardım nafakası” ifadesinin yazılmasına; bu suretle, hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
Bir başka Yargıtay Kararında ağır kusurlu olan eşe yoksulluk nafakası verilemeyeceği karara bağlanmıştır.
“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (kadın) tarafından, kusur belirlemesi, kendisinin reddedilen tazminat talepleri, davalı-karşı davacı (koca) yararına verilen manevi tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden; davalı-karşı davacı (koca) tarafından ise manevi tazminat miktarı, nafakalar, ziynet eşyası alacağı, eşya alacağı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-karşı davalı (kadın)’ın önceki boşanma davasının feragat sebebiyle reddine karar verilmesinden sonra, davalı-karşı davacı (koca)’nın eşinin hamileliği ve doğumu ile ilgilenmemesi sebebiyle boşanmaya neden olan olaylarda az da olsa kusurlu bulunduğunun anlaşılmasına göre, davacı-karşı davalı (kadın)’ın tüm, davalı-karşı davacı (koca)’nın ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı dayalı (kadın)’ın ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemez (TMK md. 175). Bu yön nazara alınmadan davacı-karşı davalı (kadın) yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3-Davacı-karşı davalı (kadın), 25.02.2014 tarihli oturumda; mobilya bedellerinin yarısının kendisine verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesinde davacı-karşı davalı (kadın)’ın buna ilişkin bir talebi bulunmamaktadır. Bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde mobilya bedellerinin yarısının davacı-karşı davalı (kadın)’a verilmesine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4-Asıl ve karşı davada kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacı (koca) yararına, kendisinin kabul edilen boşanma davası ve davacı-karşı davalı (kadın)’ın reddedilen boşanma davası için ayrı ayrı maktu vekalet ücretine ve kadının boşanmanın eki niteliğinde bulunmayan alacak taleplerinin reddedilen bölümleri için nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde tek maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3 ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden Gülseren’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 123.60 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran Hakan’a geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.12.2014 (Çrş.)”
Nafaka Avukatı Hizmetini AHD Durak Hukuk Bürosu Nasıl Vermektedir?
AHD Durak hukuk bürosu olarak boşanma davalarında, ekonomik olarak durumu iyi olmayan müvekkillerimizin haklarını savunuyoruz. Onların; tedbir, yoksulluk, iştirak nafakası almalarını sağlıyoruz.
Nafaka ödemelerinin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak adına icra ve haciz işlemlerini başlatıyoruz.
Nafaka alacaklarında arabuluculuk hizmeti vererek, tarafların anlaşmalarına çalışıyoruz.
Nafaka Avukatı ile Nafaka Davası Nasıl Açılır?
Boşanma davasından sonra hakim nafaka verilmesine karar verir. Ya da boşanma davası sırasında hakim nafaka kararı vermemişse, davadan sonra nafaka davası açılabilir.
Nafaka davaları, nafaka avukatı yardımıyla davanın görüldüğü yer mahkemelerine ya da aile mahkemelerine açılabilir. Dilekçeyle ve ekinde boşanma davası kararı ile birlikte başvuruda bulunulur.
Nafaka Davaları Ne Kadar Sürer?
Ortalama olarak 6-12 ay arası sürmektedir. Bazı nedenlerden dolayı nafaka davaları uzayabilir.
Nafaka Avukatı Olarak Verdiğimiz Hizmetler
Tüm adliyelerde müvekkillerimiz adına dava açıyor ve davalarını sonuna kadar takip ediyoruz.
Uzlaşma hizmeti sağlayarak tarafların anlaşmalarına yardımcı oluyoruz.
Müvekkillerimizin hak kaybına uğramaması adına icra ve haciz işlemlerini başlatıyoruz. Ödenmeyen nafaka borçlarının tahsil sürecini sonuna kadar takip ediyoruz.
Nafaka davalarının temel dayanaklarından olan Borçlar Kanunu mevzuatını, https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6098.pdf bağlantısından inceleyebilirsiniz.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Nafaka avukatı ücretleri ne kadar?
Nafakayla ilgilenen avukatların vekalet ücretleri hakkında detaylı bilgileri bizleri arayarak öğrenebilirsiniz.
En iyi nafaka avukatını nasıl bulabilirim?
En iyi nafaka avukatları ile çalışıyoruz. Detaylı bilgi için bizleri hemen arayın.
Nafaka avukatı ne yapar?
Müvekkilinin haklarını korumak adına mahkeme kararı ile müvekkiline bağlanan nafaka miktarını tahsil eder. İcra ve haciz işlemlerini başlatır.
Nafaka davalarında yetkili ve görevli mahkeme hangisidir?
Boşanma ve nafakayla ilgili konularda yetkili ve görevli mahkeme, kişilerin yaşadığı yerdeki aile mahkemeleridir.